
Mezopotamya, Anadolu ve Arap yarımadasına yapılan akınlar neticesinde Türkler yeni inanç biçimi olarak Müslümanlığı seçmişlerdir. Bu tarihsel süreçte Arap yarımadasında, bedevi olarak adlandırılan kavimlerde,özellikle kadınlarda benzer nedenlerle dövme sıkça kullanılan bir vücut süsleme aracıydı. Günümüzde ise bu bölgelerde halen uygulanmaktadır. Dolayısıyla İslamiyet’te ve Kuran’da dövmeyi yasaklayan, kısıtlayan yazılı hiçbir ifade bulunmamaktadır. Daha sonra Anadolu toprakları üzerinde yerleşik düzene giren Türkler yazılı tarihiyle, bu coğrafya ve Arap yarım adasında, kutsal mekanların tam altı yüzyıl boyunca bekçilik ve koruyuculuğunu, kanı canı pahasına yapmış olmasına karşın, Atalarımız dövmeyi, İslamiyet’i en doğru ve yoğun yaşadıkları bu uzun zaman diliminde bile yasaklamamıştır. Bu uygulamayı özellikle ilk başta beyliklerde, beylerde, şehzadelerde ve hatta padişahlarımızda bile görmek mümkündür. Özellikle Leventlerimiz ve diğer askerlerimizde, savaşa girdiklerinde kısmen bedende giysilerin kalmaması sebebiyle ölü ve ağır yaralıların kimliklerini, rütbelerini tespit etmede dövme kullanılmıştır, bunların ceylan derisine işlenmiş tasvir ve çizimleri müzelerimizde sergilenmektedir.Anadolu da o günden bugüne, halen kadınlarımız dövmeyi severek bedenlerine uygulamış, henüz Hıristiyan inanç biçimi doğmadan önce
Anadolu da haç simgesi, özellikle dövmelerde doğurganlığın ve bereketin simgesi olarak sıkça yapılmıştır ve halen bunların örnekleri canlı olarak bulunmaktadır.Üstelik geçmişte olduğu gibi, bu insanlarımız inanç ve ibadetlerini bugünde doğru bir şekilde yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Doğu
Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da örneklerine sıkça rastlanan, özellikle ayak ve bacaklarında, ellerinde, boyun ve göğüslerinde hatta yüzlerinde olan bu dövmeler nedeniyle kimse kimseyi ayıplamamıştır ve günah işlediklerini düşünmemektedirler. Bugün halen Doğu ve Güneydoğulu insanımızın ellerinde, alınlarında, ayaklarında dövmelere rastlamak mümkündür.Mükemmel bir inanç sistemi olan dinimizde, yazılı bir belge olmaksızın, tarihler boyu birilerinin çıkarları için geliştirilen,
tarikat ve hurafe sistematiği, günlük yaşamı etkileyip, inanç içinde daha önemli günah kriterlerini görmemezlikten gelen belli bir kesim,dövmeye günah tanımlaması getirmeye çalışmıştır. Bu yorumu yapanların,Türk kültürel yaşamını hiç tanımadıkları, tarihsel belge ve yazıları okumadıkları ya da gerçeklerin işlerine gelmediği açıkça belli olmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder